Ben kimim?

Fotoğrafım
1961, Eskişehir Sivrihisar doğumluyum. Liseyi Kabataş Erkek Lisesi'nde, üniversiteyi İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudum. Anesteziyoloji ve Reanimasyon eğitimimi GATA'da tamamladım. 1993 Eylül'ünden 2011 Şubatına dek Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dalı'nda çalıştım. 15 Şubat 2011 tarihi itibariyle emekli olup İstanbul'a yerleştim.

26 Aralık 2011 Pazartesi

KILIÇLI KÖYÜ - KURNAKÖY YÜRÜYÜŞÜ

25 Aralık 2011, Pazar günü, Ayakizleri grubunun Kılıçlı Köyü - Kurnaköy yürüyüşüne katıldık.
Sabah 07.00'de Metrocity önünden bindiğimiz midibüs Beykoz sırtlarında Kılıçlıköy'de diğer midibüs ve otobüs ile buluştu. Kahvaltı sonrasında çamurlara bata çıka 4 saatlik bir yürüyüş ve Kurnaköy'ün sahilinde bizi bekleyen hamsi ızgara ve kendi getirdiğimiz şarap ile günü bitirip akşamüstü 18.00 gibi tekrar Metrocity'de midibüsümüzden indik.











Resim yazısı ekle

Fransızlar hep haksızdı ve hep yenildi

Birinci ve İkinci Haçlı Seferi sonucunda Kudüs’ü ellerinde tutamayan Hıristiyanlar, İngiliz Arslan Yürekli Richard ve Fransız Kralı 2. Philip öncülüğünde Üçüncü Haçlı Seferi’ni düzenledi. Richard ülkesine döndü ise de, 2. Philip, Türklerin ve Müslümanların elinde kaldı. Beşinci Haçlı Seferini Fransız Kralı Louis (Saint) başlattı. Hedef,Kahire üzerinden Kudüs’e gitmekti; olmadı. Louis ve tüm ordusu esir alındı; yüklü fidye karşılığında ülkelerine dönmelerine izin verildi. Haçlı Seferlerinde toplam 3 milyon kişi can verdi.
1562-98 yılları arasında, Fransız Katolikleri ve Protestanları birbirine girdi; 3 milyon Fransız öldü.

İlk soykırımları
1208’de Hıristiyanlığı farklı biçimde yorumladıkları için, Güney Fransa’daki Catharlara karşı birsoykırım başlatıldı. 1229’da, 6. Louis kendi ülkesinin güneyinde yaşayan Catharlara bir Haçlı Seferi(Albigensian Crusade) düzenledi ve hepsini kesti. Bu savaşlardaki ölü sayısı 1 milyon kişi olarak kabul ediliyor.
İngilizler ve Fransızlar arasında 1337 ila 1453 yılları arasında yapılan 100 Yıl Savaşları’ndaki ölü sayısı, en az 3.5 milyon kişi idi. İngilizler, Poitiers savaşında esir aldıkları Fransız Kralı John ve oğlunu ülkelerine getirdiler ve teşhir ettiler. John, 1364’te Londra’da öldü. 1415’de Fransa’yı işgal eden 5.Henri, Fransız Kralı 6. Charles (Deli Charles)’i öldüğünde tacını İngilizlere bırakmaya razı etti. 1422’de İngilizler, Paris’i işgal ettiler. Bu işgal, 1429’da 8. Charles Fransa Kralı oluncaya kadar sürdü. 1451’de İngilizler iç karışıklıklar nedeniyle, Fransa’yı terk etmek zorunda kaldı. 100 Yıl Savaşları başlarken Fransa’nın nüfusu 20 milyon kişi iken, bittiğinde 10 milyon kişiye inmişti. Savaşlar sırasındaki salgın hastalıklar, kayıpların temel nedeni idi. Fransa, bu savaşlarda asil aile nüfusunun % 40’ını kaybetti.

İkinci soykırımları: köle ticareti
Bundan sonraki 300 yılda 16 milyon Afrikalının katledildiği köle ticaretinde Fransa baş rolü oynadı. Bu dönemde Fransa, gittikçe güçlenmiş ve Dünyanın lider ülkesi konumuna gelmişti. Fransa’da köle ticareti, Fransa Devrimi sonrasında 1791’de yasaklandı ama 1794’e kadar sömürgelerde devam etti. Fransız sömürgesi Saint-Domingue(Haiti)’deki 1791 köle ayaklanması sırasında binlerce köle öldürüldülmüş olsa da, Haiti bağımsızlığını aldı.
1802’de Napoleon, kaldırılmış olan kölelik rejimini Fransız sömürgelerinde yeniden uygulamaya başladı. Fransızların sömürgelerdeki kölelik uygulaması, 1848 yılına kadar sürdü. Fransızların ikinci soykırımı da böylece bitmiş oldu. (Bilindiği gibi, Türkler, Osmanlılar ve Müslümanlar hiç bir zaman köle edinmediler.)

Üçüncü soykırımları
Avrupalıların (İngiliz, Fransız ve Hollandalılar), Amerika’daki yerlilere (Kızılderililer) karşı yürüttükleri soykırımda, başrollerden birini de Fransa yüklenmişti. Tarihçi Matthew White’a göre, yapılan 7 büyük Kızılderili soykırımında, salgın hastalıklar,cinayetler ve açlık hariç 15 milyon yerli öldürüldü. Avrupalılar Amerika’ya ayak bastıklarında, yerlilerin sayısı 40 milyon iken, soykırım sonrası 5 milyona düştü.(Bazı tarihçilere göre, Kızılderililer’in nüfusu 145 milyon idi ve 60 milyonu katledildi.)
1562-98 yıları arasında, Fransa’da Katolikler ve Protestanlar arasında çıkan din savaşlarında ölenlerin sayısı 3 milyon kişiyi aştı.
Fransa’nın katıldığı din savaşlarından birisi de, 1616-48 yıları arasında diğer Avrupalılarla (İspanya, Danimarka, İsveç v.s.) birlikte Almanya’ya karşı yürütülen ve 30 Yıl Savaşları olarak bilinen din savaşları idi. Bütün bu savaşlar Fransızların ne denli fanatik ve toleranstan uzak olduklarını gösteriyor.
Fransa, Avusturya’ya karşı Prusya ile birlikte 1740-48 arasında yürüttüğü hegemonya savaşını da, İngilizlerin Avusturya’yı tutması sonucu kaybetti.
Dünyayı ele geçirmek üzere yola çıkan Napoleon’un Savaşları, tarihte İkinci ve Birinci Dünya Savaşlarından sonra en çok zayiat verilen savaşlar olarak biliniyor. Napoleon savaşlarında 4 milyon kişi öldü; sonuç yine hüsran oldu.
1830-47 yıllarında Cezayir’i ele geçiren Fransız güçleri, 775.000’nin ölümüne sebep oldu. Savaş, Cezayirli tacirlere olan Fransız borçlarının istenmesi üzerine çıkarılmıştı. 1837’de Constantine şehrinde, bir günde 20.000 Arap katledildi. 1845’te Fransız Albay Pelissier, bir mağaraya karbon monoksit vererek, 500 çocuk, kadın ve erkeğin ölümüne neden oldu. Bu kıyım, Fransa’da bile protestolarla karşılandı.

Yaman Törüner - Milliyet (26 Aralık 2011)

Kim kaç kişiyi öldürdü...

Dünyada yaşanan en ölümcül olay 2. Dünya Savaşı oldu. Bu savaşta, 66 milyon kişinin öldüğü hesaplanıyor. O dönemdeki Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, ülkemizi savaşa sokmamakla yaklaşık 4 milyon Türk vatandaşının hayatını kurtarmış oldu. İstiklal Savaşımız sırasında Türklerin ve Yunanlıların toplam zayiatının 400 bin kişi olduğu düşünülürse, bu savaşa girilmemekle kurtarılan insan sayısı anlaşılabilir.
İnsanlık tarihinin en büyük insan kıyımlarının ikincisi, Cengiz Han’ın 13. yüzyılda gerçekleştirdiği 40 milyon kişiye varan karşılıklı kıyımdır. Yine,Çin’e komünizmi getiren Mao Zedong’un 1949-1976 yılları arasında 40 milyon vatandaşının ölümüne neden olduğu biliniyor.

27 milyon Hintli ölüme terk edildi
Yukarıdaki rakamlar iç savaş veya genel savaş sırasında verilen zayiatı gösteriyor. Ama, bunların çok daha ötesinde hiç bir savaş olmadan aç bırakılarak ölmesine göz yumulan 27 milyon Hintlinin kaybı, insanlık tarihinin dördüncü büyük kıyımı olarak yerini alıyor. Ölümler, İngilizlerin Hindistan’ı sömürge olarak kullandıkları 1769-70, 1876-79, 1896-1900 yılları arasında toplam 11 yıl içinde oldu. İngilizler, Hindistan halkına ürettirdikleri hububatın tümüne el koyup, halka yaşayacakları kadar bile yiyecek vermeyince bu kıyım ortaya çıktı. Bu kıyımdan hala dünya tarihçilerinin birçoğunun haberi bile olmadığı için kıyım nedeniyle İngiltere kınanmıyor.

38 milyon köle öldü
Köle ticareti sırasında 7. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar toplam 34 milyon 500 bin Afrikalı ve Orta Doğulu kölenin öldüğü biliniyor. Örneğin, sadece Afrika’dan Amerika’ya Atlantik Okyanusuüzerinden götürülen zenci kölelerin 16 milyonu 1452-1807 tarihleri arasında çeşitli şekillerde hayatını kaybetti.      
Romalıların birbirleriyle savaştırarak öldürdüğü Gladyatörlerin sayısının da 3 milyon 500 bini aştığı düşünülüyor. Bir çeşit köle kabul edilebilecek olan gladyatörlerin kıyımı M.Ö. 264 yılı ile M.S. 435 yılları arasında gerçekleşti.

Öldürülen kızılderili sayısı Birinci Dünya Savaşı’nın kayıpları kadar
Tarihin en büyük soykırımı Avrupalıların Amerika’yı fethinden sonra 1492 tarihinden itibaren yaşandı. Avrupalıların en az 15 milyon Kızılderili’yi öldürdükleri tarihçiler tarafından kabul ediliyor. Bir karşılaştırma yapılmak istenirse, Amerikan İç Savaşı(Civil War)’nda ölenler 620 bini asker olmak üzere 675 bin kişi idi. Öldürülen Kızılderili sayısı 1. Dünya Savaşı’nda kaybedilen asker ve sivillerin toplamına eşittir.
YÜKSEK İNSAN KAYBI YAŞANAN BAZI SAVAŞLAR

Vietnam Savaşı (1959-75) 4 milyon 200 bin
* Haçlı Seferleri (1095-1291) 3 milyon
Kore Savaşı (1950-53) 3 milyon
* Rus – Afgan Savaşı (1979-92) 1,5 milyon
* İtalyan – Habeş Savaşı (1935-41) 750 bin
İran  Irak Savaşı (1980-88) 700 bin
* Büyük İskender (M.Ö. 336-325) 500 bin
* Türk – Rus Savaşı (1877-78) 500 bin
* Irak’a karşı müttefiklerce yürütülen savaşlar (1990-2003) 350 bin
Saddam Hüseyin’in kıyımları (1979-2003) 300 bin
Matthew White’ın “The Great Book of Horrible Things” kitabından aldığım yukarıdaki rakamlar, hem asker hem de sivil kayıpları içeriyor.
 Yaman Törüner - Milliyet (12 Aralık 2011)

19 Aralık 2011 Pazartesi

GENÇLİĞE ELVEDA




GENÇLİĞE ELVEDA


Daha dün, ben henüz çok gençken
Hayatın tadı daha dilimde dururken
Yaşam dolu dolu, hoş bir oyunken
Geçiverdi günler, aylar, yıllar hemen

Günler geçip gider, geride kalırken
Umutlarım henüz avuçlarımdayken
Gözlerimden düşen gözyaşlarım henüz
Ayaklar altında yitip gitmemişken

Gördüğüm binlerce rüyanın her biri
Müjdelerdi sanki hep mutlu günleri
Geride kalınca o güzel rüyalar
Elde kalan yazık, hazin hatıralar

Sanki daha dün, biz hala gençken
Aşk kokan şarkılar, dillerimizdeyken
Yaşanan tüm aşklar geride kalırken
Bize kalan yalnız, hüzün ve yalan



Yaşanan günlerin, yazık ki her biri
Sona bir adımdı, hiç bilinemedi
Ardımda göz yaşı, kırık dökük kalpler
Sızlattı kalbimi, sonra birer birer

Hayatın anlamı, hiç sorgulanmadı
Yoksa aslında hep, hep hatırda mıydı?
Yaşarken belki de, yazık yaşanmadı
Geçip gitti ömür, pek bir şey kalmadı

Gençliğe bir dönüp hüzünle bakarken
Ne çok anı yüklü, “ben, yaşadım” derken
Güldürürken bir an, sonra da ağlatan
Yıllar geçip gitmiş farkına varmadan

İşte zaman geldi, dönüp baktığımda
Ardımda kaldıysa, güzel, hoş bir seda
Başardım öyleyse, büyüdüm sonunda
Gençliğe elveda, yaşama merhaba

Tayfun Güler 16 Aralık 2011