Ben kimim?

Fotoğrafım
1961, Eskişehir Sivrihisar doğumluyum. Liseyi Kabataş Erkek Lisesi'nde, üniversiteyi İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudum. Anesteziyoloji ve Reanimasyon eğitimimi GATA'da tamamladım. 1993 Eylül'ünden 2011 Şubatına dek Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dalı'nda çalıştım. 15 Şubat 2011 tarihi itibariyle emekli olup İstanbul'a yerleştim.

24 Ocak 2015 Cumartesi

LESVOS

    Kurban Bayramı'nda kardeşim Tamer ve eşi Funda ile birlikte Midilli'deydik. 3 Ekim 2014, cuma akşamı Alibeyköy Otobüs Garı'nda Pamukkale Seyahat'in lüks otobüsü'nde 8-9 numaralı koltuklara oturarak başladı yolculuğumuz. Çok uzun zamandır otobüs terminaline gelip otobüse binmediğimizi anımsadık. Köprüyü geçip Dudullu'dan Tamer ve Funda'ya alınca önümüzdeki ekrana bakarak izlediimiz filmi bitirip uykuya daldık. Ancak sürekli uyanmalar, boyun ağrıları ile bir işkenceye dönüştü gece otobüs yolculuğu. En azından benim için. Sabahın köründe de Ayvalık otobüs terminaline geldiğimizde terminalin ışıkları bile yanmıyordu. Allah'tan firmanın şehire servisi vardı ve şöför otobüse kadar gelerek yolcu aradı, bizim de taksi bulamama kabusumu sona erdi. Yarım saatlik bir yolculuk sonrası gümrük binasını önünden geçerken görünce heyecanlanıp indik. Ve bu kez de açılmamış bir gümrük binası ve henüz uyanmamış bir mahallenin karanlığında kalıverdik. Daha önceki gelişimizde Hüseyin Ağabey'ler (Ayakizleri) ile sabah kahvaltısı yaptığımız kahveye sığındık. Pohaça ve karper peynirleri ile sabah kahvaltımızı yapıp saat geçirmek üzere uzun bir aradan sonra ilk kez 51 oynamaya karar verdik. Feribot saat 09.00'da. Henüz saat 07.00.

    Kağıt oyununu kazanıp hesabı ödedikten sonra dışarı çıktığımızda bir de ne görelim: neredeyse 1 km.lik (!) bir kuyruk oluşmuş gümrük önünde. Kendimize kızarak girdik kuyruğa. Tamer pasaportları alıp Turyol Acentası'na girdi daha önceden almış olduğumuz feribot biletlerimizi almaya. Arkasından da biz, tuvalet ihtiyacımızı gidermeye.Otobüs dolusu Türk turist adayı fethetmeye karar vermişcesine gümrükten geçmeyi ve feribota girmeyi bekliyor. "Hepinizi almadan kalkmaz, endişelenmeyin" dediler, Öyle oldu. Saat 10.00'da hareket ettik bir kez daha Midilli'ye doğru.

    Hava çok güzel, güneşli. Alt kata inip, eskiden Kadıköy'den Karaköy'e geçerken yaptığımız gibi kenardaki koltuklara oturup kendimizi rüzgara ve güneşe bıraktık. Motorun gürültüsüne rağmen keyifli bir yolculuk ile Midilli'ye ulaştık, gümrükten daha çabuk geçmek için hızlıca koşarak kuyruğun en önlerine geçtik ve Midilli'ye ayak bastık bir kez daha. Önceden kiraladığımız VW Golf arabamızı teslim alıp otele yönlendik. Otelimiz yürüme mesafesinde :Hotel Orfea. Arabayı otelin önüne park edip otele giriş yaptık. Bir önceki otelimize göre başarısız bir otel, odalar küçük, mobilyalar kötü, ancak otel sahipleri oldukça sıcak ve güleryüzlü. Ancak otel, ikinci bir kez konaklamak için tavsiye edilmez (2 gece 2 kişi konaklama bedeli 90 €).



Skala Kalonis
Eşyalarımızı bırakıp kendimizi hemen dışarı attık. Arabaya bindik, hedef :Skala Kalonis. Bu kasaba, Kalloni Körfezi'nin kuzeyinde yer alıyor. Bir buçuk saatlik bir yolculuk sonrası Kalonis'e giriyoruz, arabayı meydana park ediyoruz, deniz kenarında gözümüze kestirdiğimiz bir restorana (Aionysos) yöneliyoruz. Esma bağırıyor: "Aaa, Cengiz ile Ayşen". Yelken dostlarımız ile İstanbul'da değil buralarda karşılaşıyor ve bayramlaşıyoruz. Deniz kenarındaki bir masaya yerleşiyor ve ilk öğle yemeğimizi Yunan biraları eşliğinde alıyoruz.

Restaurant Aionysos - Skala Kalonis
Esma, Funda, Tamer, Cengiz ve bendeniz.

Skala Kalonis'te renkli kafeler

Balıkçılar

Skala Kalonis'te balıkçı barınağı

Balıkçı barınağı

Skala Kalonis'te renkli dükkanlar

Skala Kalonis ve yelken
    Deniz kenarında çakır keyif biraz yürüyüş, sonra kasabanın içlerini keşfediş ve yola çıkış. Hedef: Eresos.
Yol üzerinde Apothika tabelasını görünce bir sapıyoruz liman köyünün yoluna, yukarıdan bir resim çekip yolumuza devam ediyoruz.

Apothika
     Eresos, adanın taa batısında. Kalloni Körfezi'ni dolaşıp Parakila ve Agra ile Mesotopos üzerinden Eresos'a bir saati geçen bir yolculuk sonrasında doğrudan Skala Eresou'ya iniyoruz. Daha önce bir öğle yemeği yediğimiz bu ıssız kasaba, bu kez biraz daha hareketli ama deniz sezonu da sona ermiş.

    Aynı kafeye oturup bir merhaba diyoruz. Benim dışımda herkes birer kahve içerken ben Mhytos'u tercih ediyorum. Kahvelerin yanında birer küçük kurabiye ikram ediliyor. Kendimizi hatırlatıyoruz. Burası benim hayatımda ilk ve son kez buzuki çaldığım yer. Hatırlıyorlar.

Oturduğumuz kafe - Skala Eresou

Skala Eresou

Skala Eresou

Skala Eresou

Skala Eresou

Skala Eresou

Skala Eresou'da ara sokaklar

Skala Eresou

    Akşam, yorucu bir yolculuk sonrası önce otele giriyor, sonra uzunca bir yürüyüş ile öğle yemeğinde Cengizlerin tavsiye ettiği lokantayı buluyoruz eski limanda. Cengizler de oradalar ama kısa bir süre sonra kalkıyorlar. Sadece hafif bir akşam yemeği yiyelim diyoruz ama porsiyonlar lezzetli ve büyük. Tıka basa doyup kalkıyoruz bu sessiz restorandan. Daha hareketli bir restoranı tercih edelim yarın akşama diye karar veriyoruz çıkışta. Yine Ermou caddesinden yürüyerek önce limana sonra da otele gidiyor ve yatıyoruz.
Eski liman'da bir taverna.
5 Ekim 2014
Sabah kahvaltısı, otelin girişindeki terasta. Hava güneşli, ancak hafiften serin. Keyifli bir kahvaltı sonrası sırt çantalarımızı arabaya atıp yola koyuluyoruz. Hedef: Mandamadhos, Molivos ve Petra. Adanın doğu kıyısından kuzeye yükselen, Misteghna ve Pedi üzerinden giden yoldan Mandamadhos'a 1 saat (35 km); Mandamadhos'tan Molivos'a 40 dk (30 km) ve Molivos'tan Petra'ya ise 10 dk'lık yolumuz var.
Ancak önce yılbaşını geçirdiğimiz kasabaya uğramadan olmaz. Panaghiouda, küçücük bir sahil kasabası. Mitilini'ye 15 dk.ık bir mesafede, adanın doğu kıyısında. Arabayı kasaba meydanındaki ücretsiz otoparka bırakıp yürüyerek kasabayı keşfe çıkıyoruz. Yılbaşı akşamı keyifli saatler geçirdiğimiz restoranın önünden geçip kasabanın küçük kilisesini ziyaret ediyoruz. Papaz efendi, Türkiye'ye göçmüş bir ailenin torunu.

Panaghiouda, balıkçı barınağı




Yılbaşında buradaydık.

Panaghiouda kilisesi
Arabaya dönüp yola koyuluyoruz, yolumuz uzun. Mandamadhos'u manastırı, daha doğrusu önünde bir jet uçağı bulunan manastırı ile hatrlıyorum. Manastırın adı :Archangel Michael of Mantamados.
Arabayı park edip manastıra yöneliyoruz.
Mandamadhos manastırı

Mandamadhos manastırı

Mandamadhos manastırı
İçeride bir törene hazırlık var. Düğün mü acaba?
Mandamadhos manastırı

Mandamadhos manastırı

Mandamadhos manastırı

Mandamadhos manastırı

Mandamadhos manastırı

Mandamadhos manastırı


Kilisede bir vaftiz töreni hazırlığıymış meğer. Bol bol fotoğraf alıp çıkıyoruz kiliseden.


Ağaçların altındaki kahvede limonatalarımızı içip yola koyuluyoruz.


Yolumuz kısa. Molivos'a 40-45 dk.lık yolumuz var. Ancak yol kenarında sahilde kalan bir yapılaşma dikkatimizi çekiyor ve üşenmeyip oraya, sahile iniyoruz. Burası, Skala Skamnias. Küçücük ama şipşirin bir sahil köyü.

Skala Skamnias

Skala Skamnias kilisesi

Skala Skamnias balıkçı barınağı

Skala Skamnias balıkçı barınağı

Skala Skamnias 

Skala Skamnias 

Skala Skamnias'ta kafe ve restoranlar 

Bu şirin köyde yemek yemeye karar veriyoruz. Neredeyse bütün kafe ve restoranlar dolu. Ağaç altında bir masa bulup oturuyoruz. Tekir, kalamar ve bira.
Skala Skamnias'ta yemek 

Skala Skamnias'ta yemekten payını bekleyen kediler 

Mandamadhos'ta vaftiz törenindeki aile yine karşımıza çıkıyor.

Skala Skamnias'ta kilise ve ahtapotlar 



Skala Skamnias'a veda 

Sırada herhalde Molivos (Mithimna) var artık. Sahile bakmadan, sadece önümüze bakarak gidersek belki bu kez Molivos'a gidebiliriz. Argenos ve Vanos üzerinden Molivos'a yaklaşıyoruz. Kale, önce aşağıda, kasabaya yaklaşınca ise yukarıda bütün heybetiyle görünüyor.


Molivos kalesi

Kaleden kuzeye, Molivos'a kuşbakışı

Kaleden güneybatıya, Petra yönüne bakış

Molivos Kalesi







Şimdi bir sorunumuz var. Geçen sefer burya otobüs ile gelmiş, buradan Molivos'a yürüyerek inip bir sürü fotoğraf çekmiştik. Şimdi ise çekilecek bir sürü fotoğraf, inilecek yokuşlar, görülecek çok güzel evler var, ama bir de arabamız var. Ben kendimi feda ediyorum. Bir saat sonra aşağıda buluşmak üzere ayrılıyoruz. Ben kafede bir dondurma alıp ayaklarımı duvara uzatıor, denize, denizdeki motora ve sessizliğe bakıyorum uzun uzun.
Bir saat sonra araba ile aşağı inip Skala Molivos'a inen yokuşta pek çok arabanın yaptığı gibi yolun kenarına arabayı bırakıyorum. Yürüyerek kasabaya iniyorum.
Molivos

Molivos

Molivos

Molivos

Molivos
Aşağısı çok renkli, zevkli, keyifli dükkanlar, restoranlar ve kafeler ile dolu. Masalar henüz tam dolmamış, ama sokaklar ve meydan kalabalık.






Balıkçı barınağının mendireğine kadar yürüyüp bir kasabaya, bir denize bakıp dinleniyorum.

Molivos




Sonra yavaş yavaş geri dönüyorum. O sırada telefon çalıyor. Tamerler de yokuştalar. Onlarla birlikte bir kez daha Molivos'u keşfedip daha önce yer olmadığı için oturamadığım küçük bir kahvede boşalan bir masaya çöküyoruz hemen. Gelsin kahveler, biralar.



Güneş ufka yaklaşmaya başlarken arabaya binip Petra'ya yola çıkıyoruz. Kafaya koymuştuk, Petra da görülecek. 15 dakikalık bir mesafede.

Petra
Petra da bir sahil kasabası. Güneş batmak üzere. Sahilde kimsecikler yok. Ama denize gireceğim bir kere. Sahilde giyinme kabinlerinden birinde iki gündür yanımda taşıdığım mayomu giyiyor ve aslanlar gibi denize giriyorum. Toplam 1 dakika sürüyor ama olsun, denize girdim. Çok soğuk. Sezon gerçekten bitmiş.

Petra

Petra'nın dar sokakları

Petra

Petra'da küçük bir kilise

Petra Kalesi
Zorlayarak kaleye çıkarıyorum milleti. Aşağıdan bakınca gün sonu yorgunluğu ile merdivenler bin tane falan gözüküyor gözümüze ama 5 dakika sonra yukarıdayız.


Petra Kalesi

Petra Kalesi
İçeri giremiyoruz. Küçük terastan şehir manzarasına bakıp fotoğraf çekip aşağı iniyoruz.


Artık yola çıkma zamanı. Midilli'ye Kalloni üzerinden 60 km.lik yolumuz var.


Bu akşam daha keyifli bir restoranda yemek yeme niyetindeyiz. Yine aç değiliz ama daha önceki gezimizde de bize tavsiye edilen, Ermou caddesi'ne çıkan ara sokaklardan birisi üzerindeki restorana gidiyoruz, ama yer bulmak ne mümkün. Tek bir masa var boş olan, onun da üzerinde rezerve yazısı var. Restoran sahibi hanım, uzun bir telefon konuşması sonrasında o masayı bize veriyor.Oturuyor ve siparişimizi veriyoruz.



Önce yandaki masadan bir bey, kalkıp yanımız kadar geliyor ve "siz Tayfun Güler değil misiniz?" diyor. Evet, benim. Kendisi de bir gezgin korsan imiş. Benim yelken yazılarımdan cesaret alarak benim gibi bu işlere çok sonradan başlayan sade vatandaşlar gibi ailesi ile yelken yapan denizci arkadaşlarımızdan birisi. Bana teşekkür ediyor, mutlu oluyorum.

Beş dakika sonra bu kez yan masamıza yıllardır görmediğim Erkan Tomatır ve eşi geliyor. Hasret gideriyoruz.


Çok mırmır bir kediyi uzun uzun seviyorum yemekler gelene kadar. Ancak garson kız kedinin kuyruğuna ayakkabısı ile basınca bir kedinin ne kadar yükseğe zıplayabildiğini, aynı anda hem garsonun kalçasını ısırmayı hem de bana tırmık atmayı başarabildiğini görüp kolumdaki sızısı giderek artan tırmık izlerinin acısı ile ilişkimizi sonlandırıyorum. Bu akşamki yemek daha keyifli. Yürüyerek geri dönüp yatıyoruz. Çok ufak ve kötü yataklarımıza rağmen beş dakika içinde uyuyakalıyoruz.

6 Ekim 2014, Pazartesi
Bugün adada son günümüz. Yakın bir mesafeye gideceğiz: Plomari'ye.


 Yol üzerindeki plajlardan birisine şöyle bir göz atıp yola devam ediyoruz.


Yol üzerinde Varvagianni Uzo Fabrikasına sokuyor Tamer bizi. Uzun uzun anlatıyor genç bir arkadaş uzonun nasıl yapıldığını bize. Şirket, 1860'larda kurulmuş. Kuran kişi Rusya'nın Odesa şehrinden göçeden Efstathios I. Varvagiannis. Bizden sonra gelen kalabalık bir grup, bu saatte uzoların tadına bakıyor, ama biz tadına bakmadan bir kaç şişe uzo alıp yola koyuluyoruz.

Varvagianni Uzo Fabrikası





Bir saatlik bir yolumuz var Plomari'ye. Plomari, adanın en güneyinde yer alıyor. Ghera Körfezi ile Kalloni Körfezi arasındaki yarımadanın güneyinde. Arabayı park ediyoruz. Guletler ve yelkenli tekneler ile balıkçı tekneleri karşılıyor bizi limanda.


Plomari

Plomari

Plomari

Plomari
 Plomari, tam bir hayal kırıklğı. Hiç bir şey yok ilgimizi çekecek. Arabaya binip kös kös geri dönüyoruz. Papados civarında doğru yola girmeyi başaramayınca sahil yoluna giriyoruz ve yılbaşı gezisinde bir tekne ile karşıya geçtiğimiz kasabaya giriyoruz: Perama. Biraz nefes alıp tuvalet ihtiyacımızı gidip sahilden Midilli'ye yola koyuluyoruz.


Perama

Perama'dan karşıda, Skala Loutron'un görünüşü. Orada keyifli bir balık restoranı mevcut.

Perama

Ghera Körfezi'nin batısındaki sahil yolu
 Perama'da acıkmamıştık. Ama öğle yemeğini Midilli'de yemek de istemiyoruz. Benim ricam üzerine Panaghiouda'ya kadar gidiyoruz.
Bir kez daha Panaghiouda

 Yılbaşı yemeğini yediğimiz restoranın sahildeki masalarında, güneşin kızgın ışıklarından kaçmak için biraz gerideki sandalyelere oturarak günün son yemeğini yiyoruz ev şarabı eşliğinde, kedi ve köpeklerle birlikte.
Sonra tekrar Midilli. Arabayı teslim edip kısa bir Ermou gezisi yapıyoruz. Yine kimsecikler yok, bütün dükkanlar kapalı.

Mitilini

Mitilini

Ermou Caddesi

Ermou Caddesi
 Sonunda feribot saatimiz geliyor, gümrükten geçip feribota oturuyoruz. Bu kez saatinde kalkıyor feribot. Midilli'ye herhalde bu kez kesin olarak hoşçakal deyip sessizliğe bürünüyoruz. Feribotta satılan Mhytos biralar bile sessizliğimizi bozmuyor.

Midilli'ye veda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder