Ben kimim?

Fotoğrafım
1961, Eskişehir Sivrihisar doğumluyum. Liseyi Kabataş Erkek Lisesi'nde, üniversiteyi İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudum. Anesteziyoloji ve Reanimasyon eğitimimi GATA'da tamamladım. 1993 Eylül'ünden 2011 Şubatına dek Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dalı'nda çalıştım. 15 Şubat 2011 tarihi itibariyle emekli olup İstanbul'a yerleştim.

10 Haziran 2011 Cuma

ISTANBUL'UN SÜRPRİZLERİ

Zormuş kendi şehrimde kendimi yabancı hissetmek, kendi şehrimi yeniden keşfetmek zorunda kalmak. On yedi yıl sonrasında geri döndüğümde sanki on yedi yıl boyunca hiç gelmemiş gibi yabancı kalmak.
Ama oncasına sürpriz gizli bu şehirde. Onca güzel ki bu kent. Elli yaşımın gözleri ile yeniden sokaklarında, dağlarında, denizinin kenarında yürümek, vapurlarına, deniz motorlarına binmek, seyretmek, hayran kalmak yeniden, daha önce hiç görmediğim güzelliklerini de şaşırarak keşfederken.

Mayıs'ın son cumartesi günü evde halamları kahvaltıda ağırladıktan sonra Banu ve Aycan ile Bostancı Burgazada Denizmotorları iskelesinde buluştuk. Banu'nun yanında Küre Dağları'nda beraber yürüdüğümüz Yusuf da vardı. Hasret giderdik. Motora hep birlikte bindiğimizde bir sürpriz: Sınıf arkadaşlarımızdan Ekrem Naci. O da yelkenci. Kısa sürede yoğun bir muhabbet...
Yarım saat sonra Burgaz Ada'dayız. Daha önce hiç gelmemiştim.
Sahildeki restoranları göz ucu ile bir kesiyoruz şöyle. Aycan iki yerde rezervasyon yaptırmış. İkincisine karar kılıyoruz. Sonra bir fayton buluyoruz kendimize. 15 dakika sonra yukarıdayız. Kalpazankaya restorana bir giriyoruz şöyle bir bakmaya, ama çıkamıyoruz bir daha. Öylesine güzel. "Ben, burada yemek istiyorum" diyorum. Kabul ediyorlar.
Manzara muhteşem.
Hemen deniz kenarına iniyoruz. Bir tekne gelmiş o sırada, botla karaya çıkyor iki hanım. Tekneler buraya demir atarlarmış, botla karaya çıkıp bu restoranda yemek yerlermiş. Şimdilik teknemiz eksik, ama biz de burada yemeliyiz.

Kenardaki boş masalardan birisine oturuyoruz. Balık seçimimiz tekir yönünde. Bir tabak da istavrit gelecek. 70'lik bir yeşil Efe açılıyor ama biz bunu bitirebilir miyiz, bilmiyorum. Ben sevemedim bu rakıyı.
Koyu bir sohbet, ağıza atılan bir lokmanın lezzeti ile bölünüyor ancak. Yan masada romantik bir evlenme teklifine şahit oluyoruz. Tüm masaların alkışla desteğini alınca delikanlı bu romantizmin karşılığını alıyor. Soruyoruz kıza, "evet dedim" diyor.

Hava kararıyor yavaştan.  
Akşam dönüş motoru 21.30 civarı. Yürüyerek inişe geçiyoruz.
İniş çok çabuk bitiyor. Yarım saati bulmadan iskeledeyiz. Motorun kalkmasına daha var. Biraz da plaja doru yürüyüp geri geliyoruz. Motora binip kalkış saatini bekliyoruz. Bizden başka 3-4 kişi daha var.
Motor önce Kınalı'ya uğruyor, yarım saat sonra da Bostancı'dayız. Arabayı otoparktan aldığımızda Esma'nın göz kapakları kapanıveriyor. Benimkiler ise 45 dakika daha açık durmak zorunda.

Teşekkürler Burgaz Ada, teşekkürler Kalpazankaya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder