Ben kimim?

Fotoğrafım
1961, Eskişehir Sivrihisar doğumluyum. Liseyi Kabataş Erkek Lisesi'nde, üniversiteyi İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudum. Anesteziyoloji ve Reanimasyon eğitimimi GATA'da tamamladım. 1993 Eylül'ünden 2011 Şubatına dek Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dalı'nda çalıştım. 15 Şubat 2011 tarihi itibariyle emekli olup İstanbul'a yerleştim.

10 Haziran 2011 Cuma

Ali Bahadır - Riva Yürüyüşü

Geçtiğimiz hafta sonu, Yudosk'un programlarından birine ilk kez katılıp orta sertlikte bir yürüyüşte kendimizi test etmeye karar verdik.
Beykoz'da Çardak Cafe'de buluşulacak pazar günü. Yeniköy'den motorla geçmemiz önerildi ama biz araba ile Beykoz'a geçmeyi tercih ettik. Tabii ki köprü çıkışında Beykoz sapağını kaçırarak uzunca bir yol katedip yeni yollar görerek.
Saat tam 9.30'da arabamızı otoparka park etmiş ve Yudosk yürüyüşçüleri ile buluşmuştuk. Rehberimiz Mahmut Çeçen. Yelken, yürüyüş arkadaşımız Banu da bizimle yürüyecek.
Biz kahvaltımızı evde etmiştik ama ekip burada çayla beraber simit yemeyi tercih ediyor. Arka sokaktaki durakta saat on gibi Ali Bahadır köyüne giden belediye otobüsüne biniyoruz. 30 kişiye yakınız.
Yarım saatlik bir yolculuk sonrasında köy meydanında iniyoruz. Biraz yukarılara tırmanırken rehberimiz uyarıyor " ilk bir saat kıyasıya yavaş yürünecek". Otobanın altından geçip gerçek parkura ulaşıyor ve yürüyüşe başlıyoruz. Saat 10.30.
Bizim tempomuz iyi. Bacaklarımız bize ihanet etmiyor henüz. Aralıklı kısa molalar ile bir saat kadar yürüdükten sonra bir süre dinleniyor ekip.

Sonra ver elini patika. Mahmut rehberimiz iki vites birden yükseltiyor.


Zaman zaman öndeki ekip geri çağrılıyor rehber tarafından. En son çağrılanlar arasında biz de varız. "Dereye kadar gidin, bekleyin" denmişti. Dereyi (!) görmemişiz. Daracık bir yerlerden geçip var olmayan bir patikada patikaymışçasına yürüyoruz.
Bir süre sonra koyunlar gözüküyor uzakta. Çobanın evciğinde minicik kedi yavruları ile bir sürü kurt köpeği yavruları. Köpeğe yanaşmaya korkuyoruz ancak minik kedi yavrularını fotoğraflayabiliyoruz.
Aslında grubun da bir köpeği var. Bizimle 6-7 saat yürüyecekmiş, hadi bakalım.
Sonra çoban ve kurt da bize katılmaya karar veriyorlar bir süreliğine. Yeniden yürümeye başlıyoruz.
Saat ikiye doğru yemek molası vereceğimiz su kenarına geliyor.


Kısa bir süre sonra deniz görünüyor.
Hafiften bir tepe tırmanıyoruz, askeriyeyi solumuzda bırakarak.

Sonra bir miktar geri dönüyoruz aşağıdan yürüdüğümüz yolu, bu kez tersine. Sonra yeniden yeşilliklerin arasındayız.

Ormanı arkamızda bıraktıktan sonra son patikamıza giriyoruz. Bu patika bizi Riva'ya kadar götürecek.

Son mola, çiçekler arasında.
Sonra Riva gözüküyor uzaktan.
Son pozlar da çiçekler arasında.

Sonra Riva deresi,

Ardından kahvede demli çaylar, 20 dakika sonra bizi toplayan minibüs ve Beykoz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder