Ben kimim?

Fotoğrafım
1961, Eskişehir Sivrihisar doğumluyum. Liseyi Kabataş Erkek Lisesi'nde, üniversiteyi İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okudum. Anesteziyoloji ve Reanimasyon eğitimimi GATA'da tamamladım. 1993 Eylül'ünden 2011 Şubatına dek Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dalı'nda çalıştım. 15 Şubat 2011 tarihi itibariyle emekli olup İstanbul'a yerleştim.

5 Nisan 2010 Pazartesi

ŞÖYLE, UZAKLARA BİR ÇEKİP GİTSEM

Şöyle uzaklara bir çekip gitsem diyorum. Hemen şimdi, Şu anda düşünüyorum bunu. Ama hemen şimdi gitsem anlamında düşünmüyorum. Biraz sonra, bir kaç zaman sonra, hemen değil.
Balkonda oturmuş, biramı bitirmiş, gözlerim yeşilin dinginliği ile doymuş, akciğerlerime çokça oksijen dolmuş, kafam azıcık karışmış, etil alkol etkisini kısmen göstermiş iken düşünüyorum bunları. Gitsem buralardan. Ama hemen şimdi değil. Yakında. Şöyle hazırlanaraktan. Yine yeşilin içine doğru. Yine maviye doğru. Mümkünse ikisinin birden olduğu bir yere doğru. Kendi başıma da değil üstelik. Esma'yı da alıp gitsem. Erken mi ki? Niye erken olsun ki? 49 yaşındayım. Sıkıldım artık. Anestezi vermekten, sağlıksızlıkla uğraşmaktan, emeğimin değerinin alçaltılmasından, aynı şeyleri yapmaktan, burada olmaktan, etrafımdakilerden, uzağımdakilerden, tanıdıklarımdan, tanımadıklarımdan. Gitsem artık.
Gitsem de nereye gitsem? Mavi ile yeşilin uyumu. Orhaniye mesela, Selimiye olabilir. Uzun zamandır Fethiye tarafına inmedim. Olur mu ki? Ya, Gökova. Olmaz mı?
Tenis oynayamadım. İçimde kaldı. Bugün pazartesi. "endişeli gördüm seni, pazartesi sendromu mu ?" demişti sabah hanımım. Yoo, bugün öyle değildim. Problemsiz ve beni yormadan geçti bugünüm. Ama tenis oynayınca  kendimi daha iyi hissediyorum. Nasip olmadı. Zorladım, yine olmadı. Çoklukla olduğu gibi kabullenmeyi başarabiliyorum bu aralar. Değiştirebileceğim şeyler için çaba sarf ediyorum, değiştiremeyeceğim şeyler için ise hayır.
Bir hayale uzanmaya çalışıyorum. Bir tekne almam lazım. Şöyle 10-12 metrelik bir yelkenli. Bakmayın 10-12 metrelik dediğime. 10 metrelik bir tekne ile 12 metrelik bir tekne arasında bazen iki katına ulaşabilen fiyat farklılıklar var. Zaman da belirledim kendime. Herkese de söylüyorum. Önümüzdeki yaz bir yelkenli alıyorum diye. Taşucu'na koyacağım tekneyi. Belki Olbios otelin önündeki marinamsı limana. Ya da Narlıkuyu'ya. bir balık restoranının hemen önüne. Hem bakarlar da belki. Sahip çıkarlar hayalime. İsmini "Onur" koyacaktım önce. Giderek daha fazla anlam yüklemeye başladım. "My Dream" oldu şimdi adı. Dünya seyahatine çıktığımda telaffuzu daha kolay olabilir.
Dünya seyahatine çıkmak mı?
Çıkanlar var.
Ben ne istiyorum gerçekten?
İlk hedefim, önümüzdeki yıl, yaz gelmeden yelkenli bir tekne almak. Sonra o tekneyi bir ayda geze geze, Taşucu'na getirmek. Sonra her hafta sonu Taşucu'na uçup, hafta sonunu teknemde geçirmek. Akdeniz'in sıcağında nasıl olur acaba? O zaman bakarız. Hele bir , parayı biriktirelim. Hele bir tekne bakmaya başladığımız tarihlere bir ulaşalım. Hele Allah bi sağlık versin bakalım.
Bir arkadaşım geçenlerde "Hayatımda yaptığım en güzel şey" dedi, iki yıl önce aldığı tekne için. 39 feet'lik bir Jeanneau. İlk el. Marmaris'e getirdiler iki yıl önce. Oradan, bir kaptan eşliğinde aldı getirdi Gemlik'e. Çok memnun. Bense şu an 19 haziranı bekliyorum hasretler. Çok özledim. Denizde olmayı çok özledim. Denizde büyümedim ama denizde olmayı çok özlüyorum. 19 Haziranda ilk kez hocasız çıkacağız arkadaşlarla. Bir tek benim ehliyetim var. Kaptan ben olacağım. Sorumluluk bende olacak. Varsın olsun. Merakla bekliyorum o tarihi. Rotamız belli. Hisarönü körfezi. Selimiye'ye kadar gider geliriz diye düşünüyorum. Sonra aklıma "kul hesap eder, yukarıdaki gülermiş" lafı geliyor. Ama yine de bildiğimiz rota odur. Gittiğimiz yere kadar gider. Döneriz. Sonrasında Esma ile bir hafta daha var. En çok onu merak ediyorum. Çok istiyorum o haftaya ulaşmayı. O haftayı yaşamayı. Eğer başarabilirsek iki kişi bir tekneyi sağ salim götürüp getirmeyi, bir yelkenli almamın önünde engel kalmayacak.
Yazınca rahatladım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder